23 Kasım 2012 Cuma

Corona


Hale


Sonbahar yaprağını elimden yiyor: arkadaşız biz.
Zamanı kabuklarından soyup gitmeyi öğretiyoruz ona:
zamansa dönüyor yine kabuğuna.


Pazar gününün yansıması:
rüyada uyunuyor,
ağız doğruyu söylüyor.


Gözüm sevdiğimin cinselliğine kayıyor:
bakıyoruz birbirimize,
karanlıkları söylüyoruz birbirimize,
birbirimizi gelincik ve bellek gibi seviyoruz;
uyuyoruz, midyenin içinde uyuyan şarap gibi,
ayın kanlı ışığında uyuyan deniz gibi.

Pencerede sarmaş dolaş duruyoruz, sokaktan görüyorlar bizi:
bilinmesinin zamanıdır şimdi!
Taşın çiçek açmaya razı olmasının,
kalbin telaşla çarpmasının zamanıdır.
Zamanı gelmesinin zamanıdır.


Tam zamanı.



............................

Corona

Aus der Hand frißt der Herbst mir sein Blatt: wir sind Freunde.
Wir schälen die Zeit aus den Nüssen und lehren sie gehn:
die Zeit kehrt zurück in die Schale.



Im Spiegel ist Sonntag,
im Traum wird geschlafen,
der Mund redet wahr.


Mein Aug steigt hinab zum Geschlecht der Geliebten:
wir sehen uns an,
wir sagen uns Dunkles,
wir lieben einander wie Mohn und Gedächtnis,
wir schlafen wie Wein in den Muscheln,
wie das Meer im Blutstrahl des Mondes.


Wir stehen umschlungen im Fenster, sie sehen uns zu von der Straße:
es ist Zeit, daß man weiß!
Es ist Zeit, daß der Stein sich zu blühen bequemt,
daß der Unrast ein Herz schlägt.
Es ist Zeit, daß es Zeit wird.


Es ist Zeit.




Paul Celan

Almanca'dan çeviren: İ. Banu Doğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder